zamani-planla
Zamanı Planlamak

Epeydir yazamıyorum ancak bugün karar verdim, beni mutlu eden şeyleri daha fazla yapmak için çabalayacağım.

Son dönemlerde etrafıma bakıyorum. Belki yanlış hissediyorum ama mutsuz gibiyiz veya kendimizi mutsuz etmek için mutlaka bir sebep buluyoruz. Ben günümü, haftalarımı, aylarımı, yıllarımı nasıl geçiriyorum diye bir kaç haftadır kendimi izliyor ve düşünüyorum. Yakın gelecekten başlayacağım. Pazartesi-Cuma malum iş nedeni ile sabah 8.45 evden çıkış 9.30 gibi iş başı, 12’ye kadar çalıştıktan sonra ya hızlı bir yemek veya 1 saat öğle yemeği arasında salata ile geçiştirilen öğünler, 13.00 tekrar iş başı ve 19.30 iyi ihtimalle eve varış. Yani günlük yaklaşık 8-9 saat iş yerinde geçiyor. Eve varınca yemek 1 saat, 2-3 saat Tuna ile birlikte vakit geçirmek, Tuna’nın uyuması ile birlikte kendine ayırabileceğin 1 veya 2 saat ve 1.00 gibi uyuma. Haftanın 5 günü bu şekilde geçiyor. Daha ne istenir dimi gayet temiz… Bence de, tabi her şey planladığınız gibi giderse. Hafta sonlarını ailenize, arkadaşlarınıza, akrabalarınıza ayırabiliyorsunuz… Daha sosyalleşebildiğiniz bir zaman dilimi ama yoğun tempolu çalışan çoğu insan sanırım dinlenmeyi veya çocuklarına hafta içi ayıramadıkları zamanı ayırmayı daha çok tercih ediyorlar. Kısacası hafta içinin farkını kapatmaya çalışıyoruz. Çok ilginç bir döngü değil mi? iyi çocuklar yetiştirmek istiyoruz, herkes yeni neslin ne kadar çok okuduğunu, daha bilinçli olduğunu, her şeye dikkat ettiğini falan söylüyor… Gerçekten neye ne kadar zaman ayırabiliyoruz acaba? Durup düşünmek gerek. İyi plan yapmak ve plana uymak gerek…

Ben itiraf ediyorum, son zamanlarda yapmaktan mutlu olduğum çoğu şeye zaman ayıramıyorum. Birinci örneğim şu anda yazdığım bloğum. Daha fazla yazmak istiyorum ancak ayda bir kere yazabilirsem kar sayıyorum. Spor bir başka örneğim. Tüm hayatım spor yaparak geçti ancak şu anda buna çok az zaman ayırabiliyorum, ama çözümünü yakın zamanda bulacağım, üzerinde çalışıyorum. 🙂 Okumak, bu kategoriye çok fazla şey giriyor. Kitap okuma, internette araştırma yapmak için okumak, sosyal medya sayfanızı okumak, gündemi takip etmek için gazete okumak… Bence en önemli konulardan biri ve ne yazık ki en az zaman ayırdığımız konuların başında geliyor. Yapmaktan çok mutlu olduğum ancak az zaman ayırdığım için beni mutsuz eden konulardan bir tanesi. Sesli kitap uygulamaları çok güzel ancak ne yazık ki benim için henüz yeterli değil. Tabi sorumlu bir birey olarak topluma da bir katkınız olsun istiyorsunuz, ben iki derneğe üye oldum (PWN, Profesyonel İş Kadınları Derneği ve AÇEV, Adım Adım STK sorumlusu) ve oralarda aktif rol almaya çalışıyorum ve bundan çok mutlu oluyorum. En çok mutlu olduğum şeylerden biri de seyahat etmek, farklı ülkeleri, kültürleri ve insanları görmek. Hafta sonlarını değerlendiriyoruz genelde çok da güzel oluyor. İnsan nefes almak için kesinlikle daha sık seyahat etmeli.

Yukarıda bir çok konu başlığı saydım. Bir gün 24 saat ise ve bunun 6-7 saati uykuda geçiyor ise gününü, haftalarını, aylarını nasıl planlamalı insan?  Mutlu olduğu şeyleri nasıl daha fazla yapacak? Her şeyi mükemmel mi yapmalı mesela? Benim için bir kaç öncelik var. Değiştiremeyeceğim şeyleri taşınmaz olarak yazıyorum defterime 🙂 Neler bunlar? Çalışma saatleri (5 gün 8 saat min), uyku (min 6 saat), öğle ve akşam yemeği (3 saat, sosyalleştiğimiz zaman da aynı zamanda), Tuna ile vakit geçirme (2.5 saat min), trafik (1.5 saat min). Toplamda hafta içi harcadığım 21 saatim var, geriye sadece 3 saat kalıyor. Aslında bu 3 saat yapmak istediklerinizi yapmanız için yeterli olabilecek bir süre ama sabitlerinizden biri veya bir kaçına ayırdığınız süre değişirse bütün plan altüst oluyor. İşte tam da bu yüzden bir karar aldım ve yapmaktan çok mutlu olduğum şeylere daha fazla zaman ayırıp bana sıkıntı yaratan şeyler için daha az zaman harcayacağım. Anladım ki insan odağını nereye veriyorsa hayatta önceliği o oluyor. Ben inanmadığıma itiraz eden, insanların hayatlarında bazı şeyleri iyi yönde değiştirmek için çabalayan, aileme ve dostlarıma zaman ayırmayı önemseyen, haksızın karşısında haklının her zaman yanında olup, adalete inanan biriyim. Bunlar olmadığı zaman mutsuz oluyorum.

Aslında baktığınızda 8 saat gibi bir zamanı iş yerinde harcıyor insan, çalışmama kararı alıp hayatınızı çok farklı bir yöne doğru konumlandırabilirsiniz. Ama ben bilinçli bir birey olduğumdan beri, yani dünyanın kabul ettiği yaş nedir derseniz, 18. Hadi Türkiye de aile bağlarından dolayı bu yaşa 20 diyelim, o yaştan beri kadının çalışmasının çok önemli olduğunu savunurum.   Son yıllarda bunu daha da çok hisseder olduk. Çalışmalıyız, değiştirmek için çalışmalıyız, çocuklarımız için çalışmalıyız, ne kadar zor olursa olsun çalışmalıyız ve bir kadın olarak başka kadınları desteklemeliyiz ama söz gelimi değil gerçekten desteklemeliyiz. Kadının en büyük düşmanı yine kadındır sözünü çoğu kadın bilir ve ben bu sözden gerçekten hiç haz etmem ama bir çok örneğini gördüm çevremde. Sadece görmekle kalmadım, aynı zamanda deneyimledim de 🙂 Hayat çoğumuz için zor bunu niye daha zorlaştırmak için zaman harcadığımızı anlamıyorum ve anlayamayacağım. Belki de insanoğlu kendini çok önemsiyordur halbuki uzaydan bakıldığında toplu iğne ucu kadar görünen bir gezegende yaşayan varlıklarız…

Sevgilerimle,

Dilara