Uzun bir aradan sonra tekrar blogumun başına oturduğum için açıkçası oldukça mutluyum. Bu yazımın konusu kitap okuma alışkanlığı. Geçtiğimiz günlerde çok verimli olduğuna inandığım bir toplantıya katıldım ve Türkiye’nin kitap okuma oranlarını duyunca şok geçirdim. En son 2008 yılında bir proje için çalışırken bu rakamlara ulaşmıştım o zaman verdiğim tepkiyi hala hatırlıyorum ve şu cümleyi kurmuştum, “eğer okumuyorsak cahil kalmaya ve kandırılmaya mahkumuz.”

Ben kitap okumayı çok seven biriyim. Yapabilirsem her gün 30 dakika ama imkanım olmaz ise  haftada en az 3 gün birer saatimi kitap okumaya ayırmaya çalışıyorum. Bu sene bir hedefim var. Her ay en az bir kitap okumak, hatta yılbaşında kendime tam 12 kitap aldım yeni yıl hediyesi olarak. Peki ama bu alışkanlığı ne zaman ve nasıl edindim? Hatırladığım kadarıyla kitap okuma alışkanlığımı çok küçük yaşlarda edindim. Annem ve babam televizyon seyretmek yerine kitap okumayı tercih ederlerdi. Evimizde bir odamızın duvarı baştan sona kütüphaneydi. Hatta bir bölümünü ailem bana ve kardeşime ayırmıştı. Evde kafamı nereye çevirsem mutlaka bir kitap vardı. Kısacası kitap okuyan bir ailenin içinde büyüdüyseniz o zaman okumayı sevme olasılığınız oldukça yüksek.

Türkiye’de durum nasıl bir bakalım derim. Gerçi tablo oldukça karamsar. TÜİK’in verilerine göre Türkiye’de kişi başına kitap okumaya ayrılan süre günde 1 dakika 😦 en azından günde bir dakika diyerek kendimi avutmaya çalışayım biraz, haftada 1 dakika da olabilirdi. Peki ama zamanımızı neye harcıyoruz biz? Orası çok çarpıcı. Günde ortalama 6 saat televizyon izliyoruz, 3 saat de internette zaman geçiriyoruz. 1 dakika nerede 6 saat nerede. Piyasa ne yapıyor peki, dizidir, filmdir yüklüyor da yüklüyor. Onlarda olmalı elbet ama bir sınırı ve dengesi olmalı. Peki diğer bir veriye geçelim. Türkiye’de düzenli kitap okuyan kişi oranı 1000’de 1 iken diğer gelişmiş ülkelere baktığımızda İngiltere ve Fransa’da yüzde 21, Japonya’da yüzde 14, Amerika’da yüzde 12.  Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) verilerine göre ise Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86’ncı sırada, yoksul Afrika ülkeleriyle aynı kategoride. İçler acısı dimi? Sonra niye değiştiremiyoruz, niye göremiyoruz, niye ilerleyemiyoruz diyoruz. 2008 yılında tablo farklı mıydı? Değildi ama 10 yılda hiç mi ilerlemez bir ülke, ilerlemekten vazgeçtim en azından gerilemeyelim ama orda da karnemiz kötü.

Durum analizinde gördüğümüz üzere Türkiye kitap okuma alışkanlığında sınıfta kalan bir ülke. Bahanemiz çok, zamanım yok, zaten çok yoğun çalışıyorum, evde çocuk yemek bekler. Tamam anladımda, hadi okumaya zamanın yok dinlemeyede mi zamanın yok arkadaş? Teknolojiyi elindeki son model telefon ile çatır çatır kullanıyorsun da içerisindeki kitap uygulamasına kaç kere bakıyorsun? Sesli Kitap diye bir uygulama var biliyor musun mesela? Diyeceğim şu ki okumak isteyen okur? Bir İngiliz seyahat ederken metrosunda okuyor mu, okuyor. Hepimiz tatile gidiyoruz. Diğer ülkelerden de insanlar geliyor. Çocuklarına bakıyoruz, ellerinde kitap. Bizimkilere bakıyoruz, ellerinde tablet, telefon; oyun oynuyor. Gelişmiş ülke olmak istiyorsak okumamız şart. Eğer okursak bilgi sahibi oluruz, dünya görüşümüz olur, çoluğumuza çocuğumuza faydamız olur, onların da okumasını sağlarız.

Çocuk kitaplarında son yıllarda artış olduğu gözlemlenmiş. Neden dersiniz? Biraz daha bilinçli bir kesim mi var? Bence değişimi ancak çocuklar sağlayabileceği için ve kitap okuma alışkanlığı çocuk yaşta başladığı için. Terzi kendi söküğünü dikiyor mu diyorsunuz dimi? Evet evet dikiyor. Ben Tuna’ya hamileydim ve odasına kütüphane kurdum. Bana gülen insanlar oldu. Sen de abartıyorsun diye. Abartmıyorum, durumumuzu biliyorum ve değiştirmeye çalışıyorum. Ben de aynen ailemde gördüğüm gibi kendi evimizin neredeyse her yerine kitap, dergi koydum. Tuna kafasını nereye çevirse kitaplarla karşı karşıya. Peki kendi kütüphanesi var mı? Elbette, yaşına göre oldukça geniş bir kütüphanesi var. Peki nasıl işliyor sistem. Akşam yatmadan okumak istediğimiz kitapları seçiyoruz. En az 3 kitap seçmemiz gerekiyor. Sonra uyku vaktimiz geldiğinde içeriğini kontrol ettiğimiz masalları açıyoruz ve onu dinliyor. Kitaplarını kim seçiyor dersiniz? Tabi ki kendi yaş grubuna uygun olan kitaplar arasında her ay 4 kitap seçiyor ve birlikte gidip alıyoruz.

Hepimiz için çocuklarımız önemli. Onlar için en iyisini istiyor, deli gibi çalışıyoruz. Ben biliyorum ki benim çocuğum rol model olarak bizleri örnek alıyor. Ben eğer televizyon izlersem Tuna da televizyon izleme eğiliminde olur. Eğer hakikaten çocuklarımızın okumasını istiyorsak, iyi bir insan olması için, bu dünyayı anlaması için, adalet duygusunun gelişmesi için kitap en önemli araçlardan biri. Ancak, bu alışkanlığı kazanması için önce kendinizin okuması lazım.

Okuyan bir dünya dileğiyle

Dilara Fırat